ölümbaz öpüşler kusuyorum ceplerime kendimi suçüstü yakalıyorum ve kentsizliğimin isimsizliğini
Araz’a uyak düşüyorum
gözlerime senden düşler sürüyorum ıslak bileklerim kan bayramına yatıyor
ıslak bileklerim kan bayramına yatıyor bana en büyük tehdit yine ben oluyorum
sonra bir durağa yaslanıyorum sonra bir kente ve sen gidiyorsun ben kanıyorum
kendini dinleme , hiçbir şey söylemiyorsun. oysa “gel” desen gelirdim biliyorsun.!
bu kentte her yağmur kendini ağlar aklıma düşsen yalnızlık oluyorum
ağzımdaki uykudan öpmüyorsun nicedir nerde kime üşüyorsun
artık kendini yakan bir ateşim
kendimize birbirimizden düşler yapamıyoruz şimdi boş duraklara yaslanıyorum boş kentlere
oysa “gel” desen gelecektim
bir gözlerin vardı , gözyaşım kaldı.. bir yüreğin vardı , hatıran kaldı..
bir sözlerin vardı , sitemin kaldı.. bir hayat aşkın vardı , gitti yarım kaldı..
inan , yalan değildi.. bir rüya gibiydi.. bitik yüreğimde , acısı kaldı..
dön nasıl kimle nerdeysen , dön beni biraz sevdiysen , dön yüreğimde hasret , çaresiz kaldım..
yeni utançlar biriktiriyorum eski günahlarıma cüzamlı ruhlar cehennemine gidiyorum ben kirli sözlerimi temize çekme
gözlerim ihanete ihbar taşıyor kuşkulu bir cinayeti fısıldıyor kaşlarına
sözü namluna sürmelisin şimdi en yaralı yanımdan vurmalısın beni
çünkü uçmak düşmeyi göze almaktır..
susuşuna kan döküyor gözlerim
sen gözüne çiğ kaçtı sanıyorsun..
susuşum sana küsüşüm tüm dönyaya
oysa bilmelisin Araz’ım kimsenin içi görünmez ve hiç bulamadıklarını asla yitiremezsin
bak şimdi aramızda sessiz kalıyor söylenecek bütün sözler..
her sabah akşam oluyorsun alnından ellerine damlıyorsun
yüzündeki yağmurla iniyorsun kente içine dert oluyorsun kentin dışına yağmur
yüreğinde dağılıyor kristal şehirler duvarların kan öksürüyo
ve sen başkalarının gözlerini yüzümde aramamayı öğreniyorsun
beni bir durağa yaslıyorsun beni bir kente gidiyorsun
oysa “gel” desen gelecektim..